17 Ekim 2006

19 AİLE İÇİ ŞİDDET

19

AİLE İÇİ ŞİDDET

Aile kan bağlılığı, evlilik ve diğer yasal yollardan aralarında akrabalık ilişkisi bulunan ve çoğunlukla ayni evde yaşayan bireylerden oluşan ve bu bireylerin cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik gereksinmelerinin karşılandığı temel bir toplumsal birimdir. Aile içi şiddet aile üyelerinden biri tarafindan ayni ailedeki bir diğer üyenin yaşamını fizik veya psikolojik bütünlüğü veya bağımsızlığını tehlikeye sokan, kişiliğine veya kişilik gelişimine ciddi boyutlarda zarar veren eylem veya ihmaldir.

Genelde 5 alt grupta değerlendirilir.

1. Fiziksel şiddet:

Dövme, tokatlama, tekmeleme, yakma gibi eylemlerin yer aldığı şiddet türüdür.

2. Cinsel şiddet:

Seksüel motivasyona bağlı yapılmış şiddet türüdür.

3. Duygusal istismar:

Sevgi göstermeme, aşağılama, devamlı eleştirme, kıskançlık, reddetme gibi eylemlerin yer aldığı şiddet türüdür.

4. İhmal:

Daha çok çocuklar ve yaşlıların maruz kaldığı istismar türüdür. Kişinin sosyal ve maddi ihtiyaçlarını gidermeme, bunları sağlamada ihmal göstermektir.

5. Ekonomik istismar:

Yaşlılarda özellikle çok rastlanır. Kişinin parasını yönetmek, şahsa ait paraya veya kazanç sağlanmasına izin vermemek şeklinde gerçekleşen istismar türüdür.

AİLE İÇİ ŞİDDETİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

· İstismarı uygulayan kişilerin genellikle özgeçmişlerinde yaşanmış şiddet olguları bulunmaktadır.

İstismar eden bireylerin çoğunlukla şiddetin varolduğu ailelerden yetiştiği gözlenmektedir.

· Alkol ve/veya madde bağımlılığı bulunması ile tanımlanmış kişilik bozuklukları ya da psikiyatrik hastalığı bulunan kişilerde daha yoğun sıklıkla rastlandığı gözlenmektedir.

· Bireyler arası dinamikler de aile içi şiddeti etkileyen faktörlerdendir.

Bunlar; Düşük düzeyde evlilik içi tatmin, Bireylerin agressif hareketler sergilemesi, İdeolojik, ırk ve din farklılıkları, Bir eşin özellikle kadının mesleğinin diğerinden daha iyi olması, daha fazla gelirinin olması, İletişim kurma yoksunluğu (özellikle çocuk ve yaşlılarda), Evliliğe duyulan aşırı bağımlılık ve her tür güçsüzlüktür.

· Çevresel stres faktörlerinin aile içi şiddette rol oynadığı ileri sürülmektedir.

Bunlar; Ekonomik stres, İş stresi, İşsizlik, Sosyal izolasyondur.

· Erkek egemen evlilikler aile içi şiddete daha çok açık olmasına karşın, eşitlikçi evliliklerde şiddete daha az rastlanmaktadır.

AİLE İÇİ ŞİDDETE MARUZ KALMIŞ KİŞİLERDEKİ

GENELDE BULUNAN ORTAK ÖZELLİKLER

· Aile içinde belirgin bir pozisyonu vardır (en küçük ya da en büyük olma gibi).

· Aile içinde genelde her şeyin suçlusu görülme eğiliminde, günah keçisi pozisyonundadır.

· Kurbanın mental ya da bedensel özürlü olma olasılığının yüksek olduğu görülmektedir.

· Şiddetin tekrarlandığı, şiddete tekrar tekrar maruz kaldığı saptanmıştır.

GENELDE AİLE İÇİ ŞİDDETE MARUZ KALAN KİŞİLER

Bunlar;

· Kadınlar,

· Çocuklar

· Yaşlılar

· Erkeklerdir.

KADIN İSTİSMARI

Kadınlara yönelik istismarı 4 grupta toplamak mümkündür.

1. Fiziksel istismar,

2. Cinsel istismar,

3. Duygusal istismar,

4. Ekonomik istismar.

FİZİKSEL İSTİSMAR

Kadının eşi ya da partneri tarafından fiziksel saldırıya maruz kalması şeklinde gerçekleşir. Bazı olgularda buna, psikolojik istismar, cinsel şiddet ya da evlilik içi ırza geçme ve öldürme tehditleri eşlik etmektedir.

Genellikle fiziksel istismara maruz kalmış kadınlar ciddi bir sorun olmadığı sürece acil servise ya da doktora başvurmazlar. Başvurduklarında da bazı yaralanmaları ve oraya geliş nedenlerini saklamaya çalışırlar. Bu tür yaralanmaları açıklamak için bir yerlere çarptıklarını, düştüklerini söylerler. Geliş nedenleri ne olursa olsun genellikle hekime yanlış bilgi verirler.

Bu tip olaylarda tüm yaralanmaları, lezyonları tek tek tanımlamak ve dökümante etmek, ikinci aşamada yardımcı olabilmek için neler yapılabileceğini hastaya açıklamak gerekir.

Bu tip olaylarda dikkati çeken özellik, kadınların ayrılmanın getireceği maddi problemler ve sosyal sorunlarla başa çıkamama korkusuyla susma ve olayları saklama eğiliminde olmalarıdır.

Bunun yanında ayrılmaya karar veren ya da ayrılan kadınların çoğunun tekrarlayan şiddete, tehditlere maruz kaldıkları, hatta bazı olgularda öldürüldüklerinin görülmesidir.

CİNSEL İSTİSMAR

Bu tip olaylar genellikle kadının rızası olmadan cinsel ilişkiye zorlanması şeklinde gerçekleşir ve genellikle fiziksel istismarla birlikte görülmektedir.

Pek çok kadında psikosomatik semptomlar vardır. Baş, sırt ve pelvis ağrıları, gastrointestinal problemler, uzun süreli ağrı kesici ve trankilizan kullanmasına rağmen şikayetlerinin geçmemesi, hamilelerde düşük ya da erken doğum yapma öyküleri bulunur.

DUYGUSAL İSTİSMAR

Fiziksel veya cinsel istismarla birlikte duygusal istismar da yaşanmaktadır. Tek başına da görülebilmektedir.

Çoğunlukla aşağılama, bağırma, yetersiz olduğunu söyleme, hiçbir şey beceremediğini, çocuklarına bakamadığını söyleme, patolojik düzeyde kıskançlık, korkutma, gizliliği bozma, batıl inançlar veya paranoya düzeyinde inanmama, ne yaptığını araştırma şeklinde kendini gösterir.

EKONOMİK İSTİSMAR

Çalışan kadının parasını elinden alma, ekonomik anlamda onu kullanma şeklinde gözlenmektedir. Özellikle erkeğin çalışmadığı durumlarda çok fazla gözlenmektedir.

EŞİNİ İSTİSMAR EDEN ERKEKLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Bunlar;

· İşsizlik,

· Madde ve/veya alkol kullanımı,

· Farklı dinlerden olma,

· Babasını annesini döverken görme,

· Daha önce evde aile içi şiddeti yaşamış olma,

· Eğitim ve gelir düzeyinin düşüklüğü,

· Çocuklarına da şiddet uygulama olarak sayılabilir.

Ancak son zamanlarda değişik kültürel değerler ve ekonomik yapıdaki ülkeler ve katmanlarda yaşayan erkeklerin de şiddet uygulayıcısı olabildiklerinin ortaya konmasından sonra toplumsal cinsiyet rollerinin en önemli faktör olduğu yönündeki yaklaşım geniş taraftar bulmuştur.

İSTİSMARA MARUZ KALAN KADINLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

· Pasif, pesimist ve aile içindeki şiddetten dolayı sürekli kendini suçlayan bir davranış içinde olduğu görülür.

· İntihar girişiminde bulunmuş ve alkol bağımlılığı olan kadınların çoğunda aile içi şiddet öyküsünün bulunduğu araştırmalarda gösterilmektedir.

· Bir kısmında kişilik bozuklukları, depresyon veya şizofrenik eğilimler gözlenir.

· Fizik istismara uğramış ve bu tip ilişkileri olan hastaların yaklaşık olarak üçte birinde major depresyon vardır. Anksiyetesi yüksek, depressif, kronik baş ağrısı, muskuloskeletal veya sırt ağrısı, pelvis veya atipik göğüs ağrısı, uyku bozukluklar, yorgunluk, cinsel fonksiyon bozuklukları, yeme bozuklukları, çarpıntı ve kırıklık duygusu tanımlayan hastaların çoğunda, Post Travmatik Stress Disorder (PTSD) görülür ve bu olayların büyük bir bölümü dayak yeme ya da cinsel istismar öyküsünü izler.

· Hastaların büyük bir kısmı çekingenlik ya da korkudan uğradıkları travmayı saklama eğlimindedirler.

KADIN İSTİSMARINDA HEKİM YAKLAŞIMI

Bu tip olgularla karşılaşıldığında ilk ve en önemli adımlardan birisi çok iyi bir anamnezin alınmasıdır. İyi bir anamnez ile bu tip olayların atlanmaması ve olgularda ne gibi bir strateji saptanması gerektiği konusunda yönlendiricilik sağlanabilir. Soruyu açık olarak sormak, birlikte yaşadığı kişi tarafından şiddete maruz kalmış kişide olayı açığa çıkarabilecek en iyi yöntemdir.

“Bunu size birisi mi yaptı?” şeklinde de soru sorulabilir. Ama bazen doktorlar bir savunmayla karşılaşmaktan korktukları için böyle sormak istemezler. O zaman genelden başlayarak soruları sormak da mümkündür. Örneğin “Evde sorun çıktığı zaman nasıl çözersiniz, çocuklarla ilgili bir problemde nasıl davranırsınız?” gibi sorularla olaya yaklaşılabilir. Konuya bir kez girildikten sonra soruların spesifik ve net olmasına dikkat edilmelidir.

· Birlikte yaşadığınız kişi (partner) sizi itti, tokatladı, yumrukladı veya başka türlü yaralama girişimi oldu mu?

· Partnerinizle olan cinsel ilişkiniz şiddet içerir miydi?

· Partnerinizin kızgınlığı sonucu sizde kızarıklık, morarma ya da kesiler meydana getirdiği oldu mu?

· Partnerinizin kızgınlığından nasıl kurtulacağınızı düşünmek zorunda kalıyor musunuz?

· Sizin bir yere gitmenizi kısıtlıyor mu, işe girmenizde engelleme yapmaya kalkıştı mı?

· Partneriniz sevdiğiniz eşyalara zarar veriyor mu?

soruları da sorulması gereken sorulardır.

Anamnezde yaralanmanın nasıl meydana geldiği sorulduğunda yapılan açıklamanın yaralanmayı açıklamakta olup olmadığı da önemli bir kriterdir.

Vücuttaki lezyonun meydana gelişi ile doktorun bunu görmesi arasında uzun bir süre geçtiyse, o zaman bu tip olaylarda uyanık olmak gerekir. Vücudun farklı yerlerinde ekimoz alanları olması ve başka zamanlarda meydana gelmiş yaralanmaların sekellerinin bulunması daha önceden veya sistematik olarak bu kişinin şiddete maruz kaldığını göstermesi açısından önem taşır.

Fiziksel olarak yaralanmaların önemi büyüktür. Yaraların tipi, büyüklüğü ve vücuttaki konumu konu hakkında bilgili olan doktoru uyarıcı görev görür.

En sık yaralanan bölgelere baktığımızda baş, boyun, göğüs, memeler ve batında yaralanmalar olduğunu görürüz.

Hamilelik sırasında tipik olarak göğüslere, batına ve genital bölgeye vurulduğu dikkati çeker. Bu tip olaylarda düşük yapma veya prematüre doğum olduğu görülmektedir.

Alkol veya madde kullanımı bu tip olaylarda yaygın olarak rastlanır.

Teşhis gerçekleştikten sonra hastanın ihtiyaç ve isteklerini belirlemek gerekir. Örneğin “Bu durumda ne yapmak isterdiniz? Sizin başınıza gelenlerle ilgili konuşmak ister miydiniz?” gibi sorularla hastaya yaklaşmak gerekir.

İlk yapılması gerekli olan şey fiziksel ve duygusal yaralanmalar ile örselenmelerin iyileştirilmesini sağlamaktır. Doktorun tavrı da çok belirleyicidir. Bir travma geçirmekte olan hastaya yaklaşımda doktorun yargılamayan bir tavırla, hastasına uzun süre ayırarak, inanmaz tavır içerisinde olmaktan kaçınarak, dinlemesi gerekmektedir. Bazı olgularda hasta dışarıdan yardım almaya duygusal açıdan hazır olmayabilir. Burada doktora düşen, hastaya kendisine yardım edecek bir kaynağın olduğunu anlatmak ve bunu bilmenin güvenini sağlamaktır.

ÇOCUK İSTİSMARI

DSÖ’ nün tanımlamasına göre; “Çocukların sağlığını, fizik gelişimini, psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen, bakmakla yükümlü yetişkinler, toplumları veya devletleri tarafından bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışlardır.

Çocuk İstismarı;

1) Fiziksel İstismar

2) Cinsel İstismar

3) Duygusal İstismar

4) İhmal olmak üzere dört ana sınıfta toplanır.

Bu konun ayrıntıları “Adli Pediatri” bölümünde yer almaktadır.

YAŞLI İSTİSMARI

Yaşlılara yönelik istismar;

1. Fiziksel istismar,

2. Duygusal istismar,

3. Ekonomik istismar

4. İhmal

olmak üzere 4 şekilde ortaya çıkar.

İstismar edilen yaşlılar, genellikle çocukları ile birlikte oturan 65 yaşından büyük kadınlardır.

Kurban çoğunlukla ailesinin yanında hekime başvuracağından, sorunu anlatmaktan korkabilir veya istismarı ya da şiddeti yapanın kimliğini başkalarına söylemekten utanabilir.

YAŞLI İSTİSMARINDAKİ RİSK FAKTÖRLERİ

· Failin bir psikopatolojiye sahip olması,

· İstismar eden ile kurbanın birbirlerine bağımlı olmaları,

· Dış stres etkenlerinden birinin bulunması (işsizlik, sosyal izolasyon vs.),

· Şiddetin nesiller arası geçişikenliği.

· İstismar edende sıklıkla alkolizm, mental bir hastalık veya kurbana maddi bağımlılık öyküsü

bulunmasıdır

YAŞLI İSTİSMARINDA HEKİM YAKLAŞIMI

Diğer istismar türlerinde olduğu gibi, hekim dikkatli bir yaklaşım sergileyerek, incinmiş olarak gelen yaşlı kişiyi bir daha incitmemeye çalışarak, ayrıntılı anamnez aldıktan sonra, tüm vücutta eski ve yeni travmatik lezyonların varlığını araştırmalı ve hastada herhangi bir posttravmatik stress bozukluğu bulunup, bulunmadığını anlamaya çalışmalıdır.

AİLE İÇİ ŞİDETİN HUKUKİ AÇIDAN İNCELENMESİ

ANAYASA’ nın 17. maddesi;

“Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir’’;

TCK’ nun 232. maddesi;

“Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir”;

TCK’ nun 233. maddesi;

“Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Velâyet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadî sarhoşluk veya uyuşturucu maddelerin kullanılması veya onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddî ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlâk, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan anne veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”;

TCK’ nun 234. maddesi;

“Velayet yetkisi elinden alınmış olan anne veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Fiil cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz oniki yaşını bitirmemiş ise ceza bir katı oranında artırılır”;

TCK’ nun 102. maddesi;

“Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır”

hükümlerine yer vererek TMK’ nun çeşitli maddeleri ile tesis edilen evlilik birliğini ve aile yapısını koruma altına almıştır.

ERKEK İSTİSMARI

Son yıllarda yayınlanan yayınlarda özellikle üzerinde durulmaya başlanılmıştır.

1. Fiziksel istismar,

2. Cinsel istismar,

3. Duygusal istismar,

4. Ekonomik istismar

olmak üzere 4 şekilde ortaya çıkabilir.

FİZİKSEL İSTİSMAR

Erkek istismarının en az rastlanılan formudur. Permisist yapıdaki erkeklerle, agressif yapılı kadınların birlikteliklerinde daha sık görülür. Genellikle erkeğin bu tür şikayetlerden kaçınması nedeniyle, yargı makamlarına ulaşan olguların sayısı nadir olduğundan, yaygınlığı konusunda kesin verilere ulaşılamamaktadır.

Özellikle fiziksel güç dengesinin kadın lehine olduğu istismarlarda, şiddetli travmatik lezyonlar şiddetli olabilir. Kadın fiziksel istismarında tanımlanan bulguların tamamı, erkeğin fiziksel istismarında da görülebilir. Ayrıca vücudun herhangi bir yerinde, diğer travmatik lezyonlara eşlik eden, ve tırnaklarla oluşmuş birbirine paralel şekildeki sıyrıklar sık görülen patognomik lezyonlardır.

CİNSEL İSTİSMAR

Özellikle erkek çocuklar ve genç erkeklere, aile içinde ya da dışındaki bir başka erkeğin yaptığı cinsel doyum amaçlı davranışlardır. Yine orta veya ileri yaşlı kadınların, genç erkekleri cinsel amaçlı olarak kullanmaya zorlamalarına da rastlanılmaktadır.

DUYGUSAL İSTİSMAR

Evlilik içi veya evlilik dışı yürütülen beraberliklerde, aşağılama, bağırma, yetersiz olduğunu söyleme, hiçbir şey beceremediğini, çocuklarına bakamadığını söyleme, patolojik düzeyde kıskançlık, korkutma, gizliliği bozma, batıl inançlar veya paranoya düzeyinde inanmama, ne yaptığını araştırma şeklinde kendini gösteren ve kadının özellikle cinselliğini kullanarak uyguladığı istismar türüdür.

EKONOMIK İSTİSMAR

Özellikle çalışmayan kadınların, ev işlerini de yardımcılara devrettikten sonra, üretime yönelik herhangi bir sosyal faaliyete de katılmayıp, yalnnızca tüketici olması bir ekonomik istismar olarak kabul edilebilir.

Hiç yorum yok: