17 Ekim 2006

9 ANİ DOĞAL ÖLÜMLER

9

ANİ DOĞAL ÖLÜMLER

DOĞAL NEDENLİ ANİ ÖLÜMLER

Doğal kökenli ani ölümler, ölüm orijini sınıflamasında, cinayet, kaza ve intihar orjinleri yanında dördüncü grubu oluşturmakta olup akut veya kronik bir hastalık sonucunda meydana gelen ölümlerdir ve bu ölümlerin tanımlanması üç ana grup içerisinde yapılır:

ÖLÜM SÜRECİ

Ölüme neden olan olayların başlaması ve ölümle sonlanması için geçen sürenin ön plana çıktığı olaylarda tanımlanan kavramlardır. Bunlar:

A) ANSIZIN (ANİ) ÖLÜM :

Çevresindekiler tarafından tümüyle sağlıklı görünen ve herhangi bir hastalığı bulunmadığı sanılan bir kişinin, ölümüne neden olabilecek belirgin bir olay olmaksızın, beklenmedik bir anda hastalanması ve çok kısa bir süre içerisinde ölmesidir. Ansızın semptomların ortaya çıkışı ile ölüm arasında geçen süreyi en çok bir saat kabul edilebilir. Bu tür olaylarda, ansızın rahatsızlanan kişi, en yakın bir sağlık kuruluşuna bir ambulans ya da herhangi bir ulaşım aracına konularak getirilir. Hasta muayenesinde, getirilen kişinin ölü olduğu saptanır (ölü duhul, eks duhul). Genellikle 1-2 dakikadan 1-2 saate kadar olan dönemde başlayıp biten ölümler (Dünya Sağlık Örgütüne göre, ilk 24 saat içindeki ölümler) bu sınıfa girer.

B) ÇABUK(BEKLENMEYEN) ÖLÜM

Çevresindekiler tarafından tümüyle sağlıklı görünen ve herhangi bir hastalığı bulunmadığı sanılan bir kişinin, ölümüne neden olabilecek belirgin bir olay olmaksızın, beklenmedik bir anda hastalanması ve kısa bir süre içerisinde ölmesidir. Bu tür olaylarda, ansızın rahatsızlanan kişi, en yakın bir sağlık kuruluşuna bir ambulans ya da herhangi bir ulaşım aracına konularak getirilir. Hastayı izleyen hekim, bir yandan palyatif tedaviye başlarken diğer yandan da bu tablonun nedenlerini araştırmak ve özgün tedavi girişimlerinde bulunabilmek için laboratuvar incelemeleri ister. Ancak, hasta, birkaç saat ya da birkaç gün içerisinde tanı konamadan ölür.

Bu ölüm türlerinin her ikisinde de, genelde ölüm patolojik kökenli bir hastalığa bağlı olmakla birlikte adli soruşturma ve otopsi uygulaması gerekmektedir.

ÖLÜM YERİ

Cezaevi, nezarethane, ıslahevi, kışla gibi yerlerde meydana gelen ölüm olaylarında, ölen kişinin önceden ya da o sırada tedavi gördüğü ve ölüme neden olabilecek bir hastalığının bulunduğu bilinse bile adli inceleme ve otopsi yapılması gerekir.

ÖLÜ BULUNMA

Herhangi bir yerde (ev, işyeri, orman, taşıt, otel odası vb.) ölü olarak bulunan kişilerin ölümleri her zaman kuşkuyla karşılanır (kuşkulu-şüpheli ölüm). Ölü bulunan kişilerin ölüm nedenlerinin belirlenmesi için otopsi uygulanması zorunludur.

A) ŞÜPHELİ ÖLÜM (KUŞKULU ÖLÜMLER):

Bir başka kişi tarafından görülmeyen, herhangi bir tanığı olmayan ani-beklenmedik ölümler, ölümde bir dış etki, başkalarının rolü olabileceği şüphesini taşıyan (zorlamalı ölüm şüphesi taşıyanlar) ölümler, şüpheli ölüm olarak değerlendirilir.

B) İZAH EDİLEMEYEN ÖLÜMLER (NEGATİF OTOPSİ)

Otopside makroskobik, mikroskobik ve toksikolojik incelemelere rağmen ölüm sebebi belirlenemez. %1-5 oranında görülürler. Travma ve zehirlenme bulgusu yoksa “Ani Fizyolojik Ölüm” olarak da tanımlanır (Petty)

DOĞAL NEDENLİ ANİ ÖLÜMLERDE

ADLİ TIP YÖNÜNDEN YAKLAŞIM

Bu tür ölümlerin gerçek nedeni patolojik olmakla beraber, patolojik nedene eklenen, onu hazırlayan, ortaya çıkaran, hızlandıran sebeplerin varlığı da kabul edilir. Bu sebeplere gerektirici sebep, bazılarına da hazırlayıcı sebep denir. Bu sebepler subjektif değerlendirmelerle patolojik gerçek sebebin üzerini örtebilir. Bu nedenle ansızın ölümlerde yapılacak araştırmalar çok yönlü olmak zorundadır. Bir ansızın ölüm olayında:

· Ansızın ölümün, şüpheli ölümün gerçek sebebi nedir?

· Gerçek sebebi kolaylaştıran, harekete geçiren faktörler var mıdır?

· Ölümde bir dış etkinin rolü olabilir mi?

· Dış etki rolü var ise derecesi, gerekçesi nedir?

gibi sorulara cevap verilebilmelidir.

Birçok araştırmada klinisyenin ölüm nedeni konusundaki olası tanısı ile otopside ortaya çıkartılan lezyonlar arasında bir fark bulunduğu gösterilmiştir. Bu tür ölüm olaylarında, başkasının/başkalarının ya da herhangi bir dış etkinin olabileceğinden her zaman kuşkulanılmalı, adli otopsi yapılmalıdır.

ANSIZIN ÖLÜMDE SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ KURULMASI

Bir ansızın ölümde gerektirici sebep bulunmuyorsa, ölümde başka bir kişinin veya hareketin rolü yoksa soruşturma ve yargılama da olmayacaktır. Şayet böyle bir ilgi bulunuyorsa suçlusu suçu oranında cezalandırılacaktır. Bu konuda ilgiyi hekim tespit eder.

Yapılan deneyler, gözlemler, aşırı heyecanın, sevincin, şiddetli korkunun, eforun, kaba saldırıların, münakaşa ve kavgaların, travmanın organizmada birbirine denk ve aynı doğrultuda değişmelere sebep olduğunu göstermiştir. Bunların ölümdeki etkileri ve rolleri uzun zamandan beri kabul edilmektedir.

Hayvan deneyleri ve insanlar üzerinde yapılan gözlemler heyecan, korku, stres, aşırı sevinç, travma gibi faktörlerin kalp atımında artış, sistolik hipertansiyon, iç organ ve iskelet kaslarında damar genişlemesi yaparak periferik basınç düşmesi, merkezi orjinli refleks bir adrenalin sekresyonu yaptığını göstermiştir. Organizma bunlara önce bir dengesizlik ile, sonra da nörovajetatif bozukluklarla karşılık verir. Olağanüstü bozukluklara neden olarak ölümü getirir. Kalpte adrenalin myokard oksijen ihtiyacını arttırır. Taşikardi, diastol kısalması sonucu anoksi oluşur. Adli olaylarda fiil, aşırı korku, heyecan, stres oluşturmuş ve ölüm bulunuyorsa fiil ile ölüm arasında kabul edilebilir bir kronoloji gerekecektir. Ansızın ölüm fiilden genellikle hemen sonraki dakikalarda olmalıdır. İnsanlarda duygusallık fiil ile son bulmaz. Streste birikim olabilir. Fiil son bulsa bilr öfke ve kızgınlık bir süre devam eder. Böylece fiile sorumluluk yüklemek 2-3 gün sonrası için hemen hemen tam olabilir. Fiil ile ölümü gerektiren hastalığın ortaya çıkması arasındaki süre arttıkça hareketi yapan sorumluluk yüklenmesi azalır. 15-20 günü geçen olaylarda sorumluluğun kabulü artık pek mümkün değildir. Posttravmatik olarak da myokard infaktüsü olabileceği bilinmektedir.

ANSIZIN VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLERDE HAZIRLAYICI SEBEPLER

(RİSK FAKTÖRLERİ)

Ansızın ölümü yetişkinlerde olsun, çocuklarda olsun gerektirici bir sebebe bağlamak güçlük arzeder. Doğru sonuca varabilmek için otopsi bulguları, toksikolojik, mikroskobik, biyolojik inceleme, anamnez verileri ile klinik deneyimler birlikte değerlendirilir. Ölüme neden olan ve gerçek sebebi ortaya çıkaran, onu harekete geçiren şart ve durumların rolü araştırılır. Patolojik geçmişi bilmek, elverişli sebepleri dikkate almak gerekir. Eğer adli bir suçlama varsa önemleri artar. Bu faktörlerden bazıları kişinin kendisine, durumuna bağlıdır. Patolojik nedeni hazırlarlar ve ortaya çıkarırlar. Kendi kendine, başka birisi etkisiyle veya dış bir etkiyle ortaya çıkar. Eğer ölümde bir rolü varsa, başkası tarafından yapılmış ise bir fiil niteliğindedir ve yapan şahıs cezalandırılır. O halde bir fiil veya fiil niteliğindeki bir davranış, hareket, olay gerçek sebep, hazırlayıcı ve gerektirici sebep birlikte değerlendirilmelidir. Bunlara risk faktörleri adı da verilir. Aşağıdaki şekilde belirtilebilirler.

Cinsiyet:

Erkekler kadınlara göre daha fazla bu tür ölümlerle karşı karşıya kalırlar. Özellikle koroner kalp hastalıkları üzerinde cinsiyetin etkisi görülür. 60 yaşını geçen kadınlarda ölüm oranı artar. Yaş ilerledikçe erkekler oranına eşit hale gelir.

Yaş:

Yaşlı ve çocukların direnci biraz daha düşüktür. Özellikle solunum sistemi hastalıkları öldürücü olur. Orta yaşlı kişilerde özellikle koroner lezyonları ve beyin kanamaları daha sık oluşmaktadır. Myokard enfarktüsü ölümleri ise en çok 50 yaş çevresinde görülmektedir.

Heredite:

Heterozigotlarda özellikle anne ve baba hastalığına yakalanma riski iki kat artar. Homozigotlarda bu risk daha yüksektir.

Lipit Metabolizması Bozukluğu:

Kolesterolemisi olanların özellikle aterosklerotik hastalıklara daha çok ve kolay yakalanacağı, tehlikenin artacağı bir gerçektir. Beklenmedik ölümlerin çoğunluğunu oluşturan myokard enfarktüsü ölümlerinde %82 oranında koroner lezyonu görülmesi bunun önemini arttırır.

Şişmanlık:

Aşırı şişmanlık tehlikeyi %30 arttırır.

Sigara İçme:

İçilen sigara sayısına göre değişen oranlarda tehlike görülür. Sigara içende sigara sayısına göre tehlike dört kat artar.

Hipertansiyon:

Minimal 9 ve 16 ' yı bütün hipertansiyonlar tehlikeli kabul edilir. Maksimal 16-17 de tehlike iki buçuk, 18 'i geçerse üç kat artacağı kabul edilir. Minimal 10 üzerine çıkarsa tehlike 4 kat artar.

ANSIZIN VE ŞÜPHELİ ÖLÜMLERDE

GEREKTİRİCİ (= HAREKETE GEÇİRİCİ =) FAKTÖRLER

Soğuk etkisi:

Soğuk ciltte damar daralması, iç organlarda da konjesyon oluşturabilir. Bazı kalp ve akciğer hastalıklarının ortaya çıkmasına yardımcı olur.

Sıcak Etkisi:

Ciltte sıcaklık hiperemi ve kapiller dilatasyon yapar. İç organlarda ise ardarda anemilere tehlike yaratabilir.

Meteorolojik Etkiler:

Barometrik basınç yükselmesi, düşmesi, yüksek tansiyonlularda ve predispozelerde beyin kanamalarına yol açabilir.

Bunlar dışında aşırı mide dolgunluğu bayılmalara ve enfarktüs oluşumuna sebep olarak gösterilebilir.

Stres, aşırı yorgunluk, efor, cinsel temas; hipertansiyonlu ve kardiyak problemlilerde önemli ani ölüm etkenleridir. Zira bu gibi olaylar hem kalp atım sayısını arttırır, hem de tansiyonu yükseltir.

Aşırı heyecan, korku ve sevinç; aynı şekilde tehlikeli durumların birdenbire ortaya çıkmasına sebep olabilir.

Organik hastalıklar, zafiyet, metabolik güçsüzlük, açlık; bu faktörler, hasta olan kişinin durumunda ağırlaşmada, hastalığın çabucak ortaya çıkmasında rol oynarlar.

ANSIZIN ÖLÜMLERDE GERÇEK SEBEPLER

Ansızın ölümlerin gerçek sebebi olarak tüm hastalıklar, organik ve fonksiyonel bozukluklar düşünülebilir. Önemlerine göre ve en çok ani ölüm yapmalarına göre aşağıdaki gruplara ayrılabilir:

· Kalp ve damar hastalıkları

· Merkezi Sinir Sistemi Hastalıkları

· Solunum Sistemi Hastalıkları

· Sindirim Sistemi Hastalıkları

· Üriner Sistem ve sürrenal Hastalıklar

· Kadın Hastalıkları ve Doğum

· Diğer Hastalıklar

· İnhibisyon ve Timolenfatik ölümler

KALP DAMAR HASTALIKLARI VE ANİ ÖLÜM

Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine göre, dünyadaki tüm ölüm olaylarında kalp-damar hastalıkları ilk sırayı almaktadır. Özellikle yetişkinlerde bir saatten çok az bir süre içinde gelişen ani ölümlerde %90 oranında sebep aterosklerotik kalp hastalığıdır. Ölenlerin çoğunluğunu da erkekler oluşturur. Endokard, myokard ve perikard hastalıkları ansızın kalp durmalarına neden olarak ölüme yol açabilirler. Bunlardan başlıcaları:

· Koroner dolaşım yetersizlikleri (iskemi, enfarktüs, ritim bozuklukları, tromboz, spazm, sifilis vb.)

· Myokard rüptürü, kalp tamponadı

· Valvül hastalıkları. Özellikle aort ve mitral

· Myokardit gibi iskemik olmayan kalp hastalıkları

· Myokarditler: Akut romatizmal ateş, infeksiyon hastalıkları, sarkoidoz, dev hücreli myokardit, toksik myokardit

· Hipertrofik kardiyomyopati

Ansızın ölümlerde özellikle bir saat içinde başlayıp sonuçlanan vakalarda sebep %90 oranında koroner arterleri ilgilendirir. Damar patolojilerinin büyük bir bölümü ateroskleroz ve komplikasyonlarına bağlıdır.

ADLİ TIP TANISI:

Kalp patolojisi ansızın ölümlerde çok büyük önem taşır. Tanı için koronerlerin incelenmesi, myokard kesitleri yapılması gerekir. Myokard infarktürü ölümünde otopsi bulguları damar tıkanmasının süresine ve derecesine göre değişir. Hastalığın başlangıcı ile ölüm arasında belirli bir süre geçmemiş ise patolojik tanı yapılamaz. Koronerlerde önemli bir darlık ta bulunmayan vakalarda tanı güçlüğü artar. Eski enfarktüs nedbeleri, koroner arter ateromları indirekt bir tanıya yardım edebilir. Myokardda karakteristik patolojik tanı görüntüleri 10-15 (12 saat) saat sonra ortaya çıkar.

SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI VE ANİ ÖLÜM

Ansızın ve şüpheli ölümlerin ortalama %15-20 lik oranını sinir sistemi hastalıkları oluşturur. Bunlardan önemli olanları:

BEYİN TÜMÖRLERİ VE BEYİN ABSELERİ:

Kafa içinde yer kaplayan tümör, kist ve apse gibi oluşumlar yavaş yavaş oluştuklarında ön belirtiler gösterirler. Baş ağrısı, bulantı, kusma ve görme bozuklukları bu çeşit hastalıkların tanısına yardım eder. Kafa içinde meydana gelen bu çeşit hastalıklar bazen açık bir belirti vermez ve önemsiz bir nedenle beklenmedik bir ölüme yol açabilirler.

BEYİN KANAMALARI:

Beyin kanamaları, atreioskleroz, yüksek arteryel tansiyon, anevrizmalar, hemorajik diatez ve enfeksiyon hastalıkları etkisiyle meydana gelir. 50 ila 70 yaş arasında daha sık görülür. Damarlarda tıkanmalar, tümör ve beyin apseleri de kanama yapabilir. Beyin kanamaları daha çok yaşlılarda atrerioskleroz, arter tansiyonu, gençlerde ise damar anevrizmalarının yırtılması sonucunda meydana gelmektedir. Anevrizmaya bağlı kanamaların yeri çoğunlukla Willüs poligonu çevresidir. Menengial kanamaların %40 ila 50 sinde damar anomalisi veya anevrizması bulunur. Beyin kanamaları en çok kapsula interna bölgesinde olur. Ventrikül içine de kanamalar olmaktadır. Beyin ve meninkse kanamaları da ventriküller içine geçebilir. Patolojik meningial kanama kendi kendine de olabilir. Kronik bir menenjit, toksikasyon veya diğer sebeplerle de (abse, tümör, tbc.) gelişebilir.

BEYİN EMBOLİLERİ:

Büyük kan dolaşımına karışan trombuslar, hava ve yağ embolileri beyin damalarını tıkayabilir. Beyin embolizmi birdenbire olur. Beyin embolilerinin yerine ve tıkanan damarın çapına göre ansızın, çabuk ölüm olabilir.

BEYİN TROMBOZU:

Damarlarda arterioskleroz, sifilis, diyabet, enfeksiyon hastalıkları ve toksik etkilerle trombozlar oluşur. Kansızlık, gebelik, doğum ve lober pnömoni gibi kan pıhtılaşmasının hızlandığı hastalıklarda tromboz daha çabuk oluşur. Beyin trombozları yavaş oluşur. Damarlarda tıkanma meydana gelmeden önce ön belirtiler görülür. Bazen büyük bir damarın tıkanması sonucunda ansızın ölüm ve çabuk ölüm meydana gelebilir.

MENİNGEAL KANAMALAR:

Patolojik nedenlerle leptomenenjitlerde, araknoid ve subaraknoid kanamalar meydana gelebilir. Kanama bölgesine ve kanamanın genişliğine göre ansızın ve çabuk ölümler meydana gelebilir.

EPİLEPSİ VE ANSIZIN ÖLÜM:

Kişi ya doğrudan doğruya nöbet sırasında hastalığı yüzünden ya da bilinç kaybı sırasında ateşte yanma, suda boğulma veya kafa travması gibi dış nedenlerden dolayı ölebilir.

Epilepsi nöbetleri kolay tanınır. Seyrek gelen nöbetler, atipik geçen nöbetler nedeniyle epilepsili olduğu bilinmeyen bir kimsenin beklenmedik bir zamanda ölümü adli tıbba konu oluşturur. Grand mal tipi krizlerin, tonik safhasında kasların ve özellikle diyafragmanın kontraksiyonu uzun sürerse asfiksiden ölüm olur. Sık gelen nöbetler arası koma halinde devam ederek ölümle sonuçlanabilir.

KAFA İÇİ LEZYONLARINDAN ÖLENLERDE OTOPSİ BULGULARI:

Beyin kanamalarında, kanama bölgesi hafif bir şişlik gösterir. Beyin kesitlerinde kanama bölgesinin yeri, genişliği ve nedeni görülebilir. Beyin kanamaları travma ile de ilgili olabilir. Beyin kanamasının patolojik bir nedenle meydana gelip gelmediği araştırılmalı ve belirtilmelidir. Beyin kanamalarının nedeni arterioskleroz, yüksek arter tansiyonu, anevrizmalar, beyin trombozu ve beyin embolizmi olabilir. Beyin damarlarında tromboz ve emboliler etkisi ile beynin tıkanan bölgesinde iskemi, nekroz ve zamanla yumuşama oluşur. Beyinde bulunan yumuşamış bölgenin histolojik incelemeleri ile tümör, abse kist olup olmadıkları ayırt edilebilir. Epilepsi krizleri sırasında ölenlerde ölüm sebebini gösterebilecek kesin bulgulara pek rastlanmaz. Bununla beraber ağız ve burun etrafında kanlı köpükler, boyunda, sırtta, omuz başlarında cilt kanamaları bulunabilir. Dilde eski ısırık nedbeleri yanında taze ısırık izleri mevcuttur. Epilepsi krizi, asfiksi mekanizması ile ölüme yol açmış ise beyinde staz, peteşiyal kanamalar vardır.

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI VE ANİ ÖLÜM

Solunum sistemi hastalıkları ansızın ölümler arasında %15-18 oranına ulaşır.

GRİPAL İNFEKSİYON:

Çok sık karşılaşılan ve basit bir hastalık olarak kabul edilen gripal infeksiyon bazen toksik bir seyir gösterir. Gerek toksisitesi, gerekse infeksiyon şiddeti ile yaygın, akut bir akciğer ödemi oluşturup ansızın ölüme sebep olabilmektedir. Bu tip ölümler çoğunlukla çocuklarda ve yaşlı kişilerde ortaya çıkar.

GLOTTİS ÖDEMİ:

Mukoza ödemi oluşturan, alerji yapan, irrite eden bir gaz, buhar solunduğunda kemik veya kılçık batmalarında, yakıcı bir cismin solunum yollarına kaçmasında akut bir larinks ödemi oluşabilir. Böyle bir tıkanmayı bir absenin, tümöral bir oluşumun da yapması mümkündür.

BRONKOPNÖMONİ-PNÖMONİ:

Böyle bir ölüm otopsisinde akciğerlerde yer yer bronkopnömoni odakları, akciğer ödemi ve hiperemi görülür. Akciğer sıkıldığında iltihabi birikimlerin çıktığı görülür. Yaşlı, kaşektik, alkolik kişiler, kimsesizler, ve predispozan hastalığı olanlarda sıktır. Çocuklarda sıklıkla beklenmedik ölümlere yol açan bir durumdur.

AKCİĞER ÖDEMİ:

Kalp ve böbrek hastalıkları, enfeksiyonları alerjik hastalıkların gidişi sırasında akciğer ödemi oluşarak kısa bir süre sonra ölüme neden olabilir. Akciğerler ileri derecede şişkin ve serttir. Albüminli, pembe renkli köpüklü bir sıvı alveolleri doldurur. Parankim ödemlidir.

AKCİĞER TÜBERKÜLOZU:

DİFTERİ:

AKCİĞER EMBOLİZMİ:

Uzun kemik kırıkları, ameliyat sonrası, doku ezilmeleri, yanıklar doğum, çocuk düşürme gibi olaylarda trombuslar, hava veya yağ embolileri büyük damarları, kalp boşluklarını tıkayarak ve akciğerde geniş infarktlar oluşturarak ani ölümlere sebep olabilir.

Bu gibi vakalarda emboli tespiti için otopsi özel bir metotla yapılmalıdır. Kalp yerinden çıkarılmadan sağ ventrikül açılıp pulmoner arter kontrol edilmelidir.

PLEVRA HASTALIKLARI:

Plevra hastalıklarından ansızın ölüm yapan genellikle plörezidir.

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI VE ANİ ÖLÜM

Özefagus varisleri, mide ve duodenum ülserleri, mide kanseri, barsaklarda ülser yapan tifo, dizanteri, barsak tüberkülozu gibi hastalıklar gizli kalmışsa beklenmedik bir zamanda ülserlerin delinmesi sonucu kanamalar, periton şoku ile ansızın ölümler meydana gelebilir.

Gizli asemptomatik seyreden bir peritonit ya da appendiks perforasyonu sonucunda beklenmedik bir anda ölüm meydana gelebilir. Karaciğer sirozu, abseleri, kistik hastalıkları, taşlı kolesistitler, karın içinde oluşan iltihaplar, kanamalar, travmatik lezyonlar, ameliyatlardan sonra oluşan yapışıklıklar uzun süre belirti vermeden kalabilir. Beklenmedik bir anda barsak torsiyonu, boğulması, düğümlenmesi barsak kıvrımlarının iç içe girmesi ile birden ölümlere, çabuk ölümlere neden olabilirler.

Akut hemorajik pankreatitler, hastalık sonucu büyümüş dalak ya kendiliğinden ya da hafif bir travma sonucu yırtılarak ölüme yol açabilir. Barsak tıkanmaları (ileus), strangulasyon volvulus ve invaginasyonlar, fıtık boğulması ani ölümlere yol açar.

BÖBREK VE BÖBREK ÜSTÜ BEZİ HASTALIKLARINA BAĞLI ANİ ÖLÜMLER

Böbrek hastalığı olanlar önemsiz ve hafif bir dış etki ile beklenmedik bir anda ölebilir. Böbrek hastalıkları daha çok damar sertliği, yüksek tansiyon yaparak kalp hipertrofisi, akciğer ödemi, beyin kanaması şeklinde komplikasyonlara yol açar.

Böbreküstü bezi tümörleri, iltihapları ve kanamaları ansızın ölüme yol açabilir. Meningokoksik septisemi, gripal infeksiyonlar ve bazı toksikozlarda da sürrenal kanamaları ve ani ölüm görülebilir. Bu yüzden otopsilerde ölüm sebebi araştırılırken böbreküstü bezlerine de kesitler yapılarak incelenmelidir.

GEBELİKLE İLGİLİ ANİ ÖLÜMLER

DIŞ GEBELİK RÜPTÜRÜ:

Gebeliğin uterus dışında, çoğunlukla tubalar içinde oluşması haline dış gebelik denilmektedir. Yerine ve gebelik süresine göre gebeliğin oluştuğu doku fazla gerilme ve incelme sonucunda birdenbire şiddetli bir ağrı ile yırtılır. Periton içine durmayan bir kanama başlar. Müdahele edilmediği taktirde 1-2 saat içinde ölüm gerçekleşir. Batın içinde büyük miktarda serbest kan, cenin ve yırtılan doku görülür.

PLASENTAYA AİT PROBLEMLER:

Plasentanın yerleşme anomalisi (pl. Previa), plasentanın yapışma anomalileri (pl. Villüslerin uterus duvarına fazla invaze olması, pl. İnkreata, akreta, perkreta gibi durumlar, fazla kanama ile ölüme neden olabilir.

UTERUS RÜPTÜRÜ:

Doğum kanalının darlığı, çocuğun büyük olması, prazentasyon anomalileri gibi durumlarda doğum esnasında uterus yırtılabilir.

EKLAMPSİ:

Fetüs metabolizma artıkları anne bünyesinde bazı organların ve nöro-vejetatif sistemin bozukluklarına neden olur. Annede hipertansiyon, tonik ve klonik kasılmalar, koma, düzeltilemeyen karaciğer ve böbrek bozuklukları ölüme neden olur.

Bunlar dışında korpus luteum gerileme döneminde oluşan peritoneal yumurtalık kanaması, endometrit, sepsis de gebe ve doğum yapan kadınlarda şüpheli ölüme sebep olabilirler.

İNHİBİSYON VE ANSIZIN ÖLÜM

İnhibisyon da ani ölüme sebep olabilir. Diğerlerinde ölüm sebebi patolojik idi, patolojik sebep kendi kendine de, dış bir faktör ile de öldürücü nitelik kazanabilir. İnhibisyonla ölümde ise gerçek sebep patolojik değil; refleks bir mekanizma ile solunum ve dolaşım fonksiyonunun ani durmasıdır. Refleksin oluşumu için dış etki varlığı şarttır.

Sağlam kişide de, hasta kişide de oluşabilir. Bu tür ölümde organizma dış uyarılara uyum sağlayamamıştır. Refleks bir yolla kalp üzerine yapılan bir etkinin kalbin durmasına, bulbus üzerindeki etkinin de solunum durmasına neden olacağı kabul edilir.

Bu tür ölüm vücudun belirli bölgeleri üzerine yapılan dış etkilerde daha sık olmaktadır (inhibisyon noktaları). Bu bölgeler cilt üzerinde boyun, kulak, ense, epigastrium, testisler, klitoris, perineal bölgelerdir. Hatta böbrek loju inhibisyon yapabilir. Mukoza üzerinde ise kulak yolu, larinks ve farinks mukozası, akciğer alveoller sahası, mide mukozası, üretra, collum ve anüs olarak sayılabilir.

Dış etki olarak her türlü travma, soğuk ve sıcak gibi fizik etki, tahriş edici şimik madde ve buhar, gaz, hatta sinirsel ve psişik etkiler, aşırı heyecan, sevinç ve korku sayılabilir.

Enseye yapılan darbeler, boğaz sıkılmaları testis sıkılması ve tekme vurulması olaylarında inhibisyon sıklıkla olur. Eter, kloroform, amonyak, Okxyprivin inhalasyonlarında da inhibisyon ölümleri görülür.

Herhangi bir ölümün inhibisyon ölümü olarak kabul edilebilmesi için bazı şartların varlığı gereklidir.

İNHİBİSYON ÖLÜMÜNDE GEREKLİ ŞARTLAR

1) Kişiye bir dış etki yapılmış olduğu bilinmelidir.

2) Ölüm dış etkiyi takiben hemen ortaya çıkıp, ansızın veya çabucak sonuçlanmalıdır.

3) Dış etki başlı başına öldürücü bir nitelik taşımamalıdır.

4) Kişide ölümü gerektirebilecek patolojik bir sebep veya organik bir bozukluk bulunmamalıdır.

Bu şartlara göre inhibisyon mantıksal olarak ekarte etmek suretiyle ölüm nedenine varıştır. Sebep ile sonuç arasında hafif de olsa daima bir ilgi bulunmalıdır. Bir inhibisyon ölümünde otopside çoğunlukla hiçbir lezyon bulunamaz. Bazen hafif bir hiperemi, bir epiderm sıyrığı, postmortem bir parşömen plağı dış etki yerini veya travma yerini gösterir. İnhibisyon ölümü teşhisi için ölümü gerektirebilecek patolojik lezyon, travma, zehirlenme ekarte edilir. Eğer ölüm, olayı takiben ortaya çıkmış ise inhibisyon ölümü olarak kabul edilebilir. Travmalarda olan inhibisyon kaza şeklinde oldukça fazla görülür. Hatta adam öldürme sırasında da ortaya çıkar. Çocuk düşürme denemeleri sırasında, asıda, suda boğulmalarda, sportif oyunlar sırasında ortaya çıkabilir. Toksik , irrite edici gazlarla karşı karşıya kalındığında, anestezi ve cerrahi girişimlerde de bir komplikasyon olarak görülebilir.

Hiç yorum yok: